3 Eylül 2010 Cuma

Rüyalar Ülkesi ve Uçan Çocuk

Forrest Gump' ta küçük sarışın kızın babasının şiddetinden kaçıp tarlanın ortasında "tanrım bizi bir kuşa çevir, buradan uçup gidelim" diye dua etmesi ruhumda derin yara açmıştır. Çocukluğumdan beri kitap okuyan, yemek yiyen, banyo yapan... ben, sürekli bu hayalin gerçekliği ile yaşadım diyebilirim. Acıbadem' deki evimizin balkonundan tepelere bakarken manzaranın çok uzaklardaki bir toprağın üzerini örttüğünü düşünür, gerisinde "ona ait olduğum" başka tepeleri görebilmek için kendimi zorlardım. Karmaşık zihin yapısı hemen her zaman mutsuzluğu beraberinde getirir. Beğenileriniz ve beklentileriniz gördüklerinizin üzerinde ise mutsuzluk müzmin hal alır. Üzeri pembe şekerlerle süslenmiş beyaz kremalı bir pasta gibi olsun isterdim evlerimizin. Kaldırımlarda çatlaklar, sokaklarda ve beyinlerde sis olmayan, ışıl ışıl parlayan bir yer. Beverly Hills' in öyle olduğu duymuştum. Ait olabileceğim bir yer vardı yani... Laz bakkal taşaklarını karıştırdığı elleri ile kağıt torbaya yumurtaları doldururken, ekmeğe elini sürmesin diye uçarak gelmiştim ekmek vitrininin önüne. Küçük kız çocukları kafalarına bir şeyler sarmış koltuk altlarında Kuranlar ile "Arap Alfabesi öğremeye" gidiyorlardı eve dönerken önümden...



Kanatlarımı açabilirsem tepeleri aşabilirdim. Ait olmayı isteyeceğim yere kadar uçar, pastanın ortasındaki güle konardım. Sonra kanatlarımı dinlendirir ve uçmak isteyen başka bir çocuğa armağan ederdim. Büyüyünce anladım ki banyonun penceresi uçup gidemeyeceğim kadar küçük ve zaten kanatlarım da yok... Hiç olmadığı gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder