Hızlı tüketim ürünleri (FMCG) hayatımızın her alanında büyük
öneme sahip. Modernleşen toplum, çalışma koşullarının değişmesi, zamanın
hızlanmasını beraberinde getiriyor. Tüketim alışkanlıklarımızın sürekli
değiştiği bu yüzyılda gerek ruhsal gerekse bedensel konfor git gide önem
kazanıyor. Hayatımızın büyük kısmını kolaylaştırmayı vaat eden hızlı tüketim
ürünleri vazgeçilmez tüketim öğeleri haline gelirken yepyeni bir konu önem
kazanmaya başlıyor: Etik.
Etik Sorumluluk İlk
Şart
Etik, geleneksel anlamıyla elbette yeni bir terim değil. Ne
var ki ilerleyen zamanla birlikte kapsamı ve niteliği farklılaşan etik kavramı
hayatımızın her alanında bizlere dokunan tüm öğeleri belli standartlara iten
nitelikte. Etiğin en büyük öneme sahip olduğu alan ise sağlık. Sağlık alanında
araştırıcıdan, uygulayıcıya, yatırımcıdan, sağlık iletişimcisine kadar etik her
adımda durup düşünülmesi gereken kuralları beraberinde getiriyor. Sağlığa etki
eden ya da ettiği düşünülen her ürünün fikir aşamasından kullanımımıza geçene
kadar geçen sürede gerçekleşen tüm safhalar ciddi bir ahlaki sorumluluk altında
ilerlemeyi gerektiriyor.
Ahlaki Değerler
Çerçeveyi Çiziyor
FMCG ürünlerinde direkt sağlıkla ilişkilendirilen segment
söz konusu olduğunda ürünün pazarlama biçimi ve halka arzı büyük önem
kazanıyor. Sağlık üzerinde belli etkileri saptanmış ve bu yönde pazara
kazandırılmış bir ürünün toplum nezdinde güven kazanması her zaman ürünün
niteliğiyle paralel olmayabiliyor. Sağlık destek ürünlerinin arasında büyük
satış rakamlarına ulaşan ancak sonrasında satışı yasaklanan birçok ürün
karşımıza çıkıyor. Sağlığa direkt ya da dolaylı yoldan etki eden ürünlerin bu
anlamda ne denli efektif oldukları ciddi bir araştırmayı gerektiriyor. Etik
değerlere sırt çevirerek yapılacak uygulamalar ise doğrudan halk sağlığını
bozabiliyor. Sağlıkta yaşanacak tüm aksilikler bireylerin hayatını olumsuz
yönde etkilediği gibi, iş veriminde azalma ve ülke ekonomisinde zarar anlamına
geliyor. Kısa süreli ve hafif olarak tanımlanacak bir istenmeyen etki geniş bir
kitlenin problemi haline geldiğinde toplum verimliliğinin yara alması anlamına
geliyor. İşte bu noktada, piyasada sağlığa katkıda bulunduğu gerekçesiyle yer
bulan ürünlerle çalışan iletişim ve pazarlama uzmanlarının işleri zorlaşıyor.
Söz Konusu Sağlık
Olunca Bir Kez Daha Düşünmek Gerekiyor
Bir FMCG ürünün sadece üretici tarafından onaylanması ve
halka “sağlığa faydalı” etiketiyle arz edilmesi bu ürünün her bireyde söz
konusu faydayı sunacağı anlamına gelmeyebiliyor. İnsanlar gerek bedensel
gerekse ruhsal olarak fazlasıyla karmaşık yapılar barındırıyor ve
birbirlerinden keskin farklılıklar gösterebiliyor. Tüm bu bireysel
farklılıklar, ilaç ve medikal ürünlerde olduğu gibi hızlı tüketim ürünleri ve
sağlığa katkıda bulunduğu düşünülen diğer tüm ürünlerin kolayca standardize
edilmesini engelliyor. Farklılıkların yol açtığı temel sorun ihtiyaçların
çeşitliliği oluyor. İhtiyaçların bu denli çeşitli olması ise onlara cevap
verecek ürünlerin çok kolay geliştirilememesi anlamına geliyor. Bir kişi,
cinsiyet ya da yaş grubu için büyük fayda elde edilebilen ürün başka kişi ve
gruplarda nötr ya da tümden uygunsuz özellik gösterebiliyor. Bu nedenle sağlık
alanında avantajlarıyla ön plana çıkarılan ürünler söz konusu olduğunda bir kez
daha düşünmek gerekiyor.
Etik Sınırları İçinde
Hareket Etmek Önem Kazanıyor
Pazarlama uzmanları sağlık alanında sahip olduğu
avantajlarla ön plana çıkarılan ürünlerle çalışırken birçok etik sınırın içine
hapsoluyor. Tüm pazarlama alanlarında etiğin üzerine halk sağlığını koruma
faktörü eklendiğinde yüklenilen sorumluluk artıyor ve ürüne yönelik sorgulama
ihtiyacı yükseliyor. Örneğin ortopedik özellikleri dolayısıyla insan sağlığına
katkı sağladığı öne sürülerek ön plana çıkarılmak istenen bir ürünün
pazarlamaya yönelik kampanyalara dahil edilebilmesi için ürünün bu özelliği
gerçekten barındırıp barındırmadığından emin olmak gerekiyor. Bunun en iyi yolu
ise kalite sertifikaları, bakanlık ve benzeri üst kurumların onaylarından
faydalanmak oluyor. Uzun süren ciddi araştırmalarla sağlık yönünden avantajları
kanıtlanmış ve bilimsel perspektifte birçok referansa sahip ürünlerin halka
arzı pazarlama cephesinde de daha kolay olurken yeni ürünlerde tüketicinin
güvenini kazanmak için fazlası gerekebiliyor.
Tüketim
Alışkanlıklarını Farklı Faktörler Belirliyor
Tüketim alışkanlıklarına yönelik yapılan birçok araştırma
kişilerin reklamlar ve ürüne yönelik resmi referansların ötesinde, satın alma
kararı üzerinde toplumsal interaksiyonun büyük önemi olduğunu gösteriyor.
Uzmanların önerileri, büyük reklam kampanyaları ve kurum onaylarının yanı sıra
sevilen ve güvenilen kişilerden alınan geribildirimler tüketicilerin ürün
tercihlerinde temel belirleyici faktör oluyor. Bu aşamada farklı pazarlama
stratejileri ön plana çıkmaya başlıyor. Toplumun güvenini kazanmak kısa vadede
daha kolay olabilirken yıllar süren bir marka egemenliği yaratmak için söz
konusu ürünün vaat ettiği faydaları tüketiciye reel anlamda sunabilmesi
gerekiyor. Bu da ürünün geliştirilme aşamasında ne denli etik değerlerden ödün
vermeden kalındığıyla yakından ilişkili bir durum olarak kendini gösteriyor.
Zira etik değerlere bağlı geliştirilen bir ürün, kullanıcıya mümkün olan
maksimum faydayı sağlamayı garanti ediyor. Faydanın gerçekliğinden emin olan
bireyler ise satın alma tercihlerini bu üründen yana kullanıyor ve
geribildirimlerini bu yönde yapıyorlar.
Özenli Kararlar ve
Stratejiler Ön Plana Çıkıyor
Pazarlama alanında çalışan profesyonellerin sağlıkla
ilişkili ürünlerle çalışırken daha özenli kararlar alması ve stratejiler
geliştirmesi gerekiyor. Söz konusu alan sağlık olduğunda, pazarlanan ürünü
topluma sunarken yanıltıcı ifadelerden kaçınmanın önemi bir kat daha önem
kazanıyor. Yine arz edilecek ürünün tüm nitelikleri hakkında detaylı bilgi,
ürünün güvenilirliğinin bilim çevreleri ve resmi kurumlarca onay almış olması
pazarlama planını düşünmeye başlamadan önce sorgulanması gereken ön şartlar
olarak önümüze çıkıyor. Bilimsel referanslar ile kalitesini kanıtlamış ve
ülkenin ilgili resmi kurumlarınca sağlığa yönelik faydası tescil edilmiş ürünü
pazarlamak gerek pazarlamacı ve iletişimcinin gerekse halkın etik değerler
ışığında aydınlatılmış hizmete ulaşması anlamına geliyor.
Ozan Ezgi Berberoğlu
Farmaskop / Sağlık İletişim Eki - 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder